Cherreads

Yeşil Şafak (Türkçe)

Buket_Küçükaydınn
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
649
Views
VIEW MORE

Chapter 1 - 1. BÖLÜM: 'Rüzgar'

1.Bölüm: Rüzgar

2 yıl önce

"Anneciğim! Babacığım! Bir ay sonra görüşürüz! Sizi çok özleyeceğim, bana oradan çiçekler getirmeyi unutmayın olur mu? Siz yokken hep buradaki çiçekler ve bitkilerle konuşacağım. Siz yokken sadece onlar beni anlayacak. Hah birde Renes! O da beni anlıyor. Ah... Neyse, mürettebata da selamlarımı iletin lütfen..."

Kraliçe Helen ellerini kızının yanaklarında gezdirdi. Yeşil gözlerinin içine baktı.

"Tam bir ay sonra burada olacağız bebeğim.. Bir gün bile fazla beklemek zorunda kalmayacaksın. Annecik ve babacık seni çok seviyor. Ve son nefeslerine kadar da sevmeye devam edecekler. Biz yokken denizi seyret. Rüzgar yüzüne vurdukça sana sarılıyormuşuz gibi hayal et. Çünkü sana sarılıyor olacağız."

Kızın gözleri dolmuştu. Annesinin yüzüne dikkatlice baktı ve "Veda konuşması yapıyormuşsun gibi hissediyorum anneciğim..."

Kadın inci gibi olan dişleriyle biraz daha gülümsedi. "Sonuçta bir ay burada olamayacağız Prenses Layla. Bu yüzden krallık sana emanet."

Ardından Kral Hans belirdi. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle eşinin yanağına bir öpücük kondurduktan sonra Layla'ya sarıldı. "Kızım..."dedi sevgiyle.

"Seni çok özleyeceğim benim güzel kızım..

Geri dönmeyi iple çekeceğiz. Biz yokken sakın yakışıklı prenslerle konuşma. Benim güzel kızımı kandırmasınlar." Layla kıkırdayarak babasına baktı. "Merak etme babacığım. Prenses Layla böyle şeyleri hiç yapmaz. O uslu bir kız. Ve unutmaki babacığım o prenslerin hiçbiri senin kadar iyi görünemiyor..."

Son birkez daha sarıldılar. Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Son kez. Gerçek anlamda sondu. Daha sonra sarayın büyük ve gösterişli kapıları kapandı...

2 Yıl Sonra.

Genç kız elindeki suyu çiçeklere dökmeye başladı. Su döküldükçe güneş suyun üstünde bir gökkuşağı oluşturuyordu. Ne kadar da hoştu değil mi? Hiç beklenmedik bir anda hayat ona bir güzellik vermişti. Ve şimdi kalbi sıcacık olmuştu.

Önünde duran çiçeklere bir göz attı. "Anne." Dedi ağlamaklı. Hafif bir rüzgar esmişti. "Geldin..." Diye ekledi. Tam bir yıl on bir aydır acı çekiyordu. Rüzgar esiyordu annesi geliyordu. Rüzgar duruyordu ve annesi gidiyordu. Annesini ancak bir gülün dalında ya da esen bir rüzgarda bulabiliyordu. Söylediği gibi bir ay sonra gelmemişti. İki ay sonra da gelmemişti. Annesi hiç gelmemişti. Ve hiçbir zamanda gelemeyecekti.

Babasına kavuşmuştu. Kavuşmuş sayılıyordu. Çünkü babası ona gelebilmişti. Ama asla o tanıdığı adam olamamıştı. Birşeyler değişmişti. Babası değişmişti.

Bu gördüğü rengarek gökkuşağı bile onda acılar bırakıyordu. Kendisini yapayalnız hissediyordu. Çünkü artık öyleydi.

"Sorun değil anne..." dedi rüzgara. Elindeki kovayı bıraktı ve pelerininin şapkasını kafasına geçirdi. "Ayrılmak yok. Sen heryerdesin. Ben senin olduğun yerdeyim." Yerdeki çiçeklere son birkez bakıp ayağa kalktı.

Birkaç dakika sonra krallıktaydı. Babası etrafta görünmüyordu. Bu saatlerde zaten krallığın işleriyle ilgilenirdi. Seferler, ticaret yapılan pazarlar, vesaire vesaire... Layla bunların hepsiyle ilgilenmeyi seviyordu. Krallığının prensesi olmayı seviyordu ancak artık tüm bunlarla ilgilenemiyordu. Babasının yanına neredeyse hiç yaklaşamıyordu.

Günün batmasına daha çok vardı. Bu da demek oluyordu ki odasında sıkıntıdan patlayacaktı. Ama bu şu an son istediği şey bile değildi. Bu yüzden çarşıda biraz gezmek istedi.

Bir şürü çocuk etrafta koşuşturuyordu. İnsanlar büyük meydanda oturmuş sohbet ediyorlar ve iyi vakit geçiriyorlardı. Layla ise banklardan birine oturmuş küçük çocukların oyunlarını izliyordu. Sarı saçlı olan küçük çocuk karşısındaki çocuğa "Ama o benim oyuncağım bir kere!" Diye bağırdı. "Annem bana daha güzelini alır zaten al oyna tek başına!"

Layla çocukların bu tatlı atışmalarını bir süre izledikten sonra artık vakit iyice geçmişti. Krallığa dönmeye karar verdi. Şapkasını biraz daha yüzüne çekti ve banktan ayağa kalktı. Derken bir anda bir adamla çarpıştı.

"Ah pard-" Layla'nın güzel gözleriyle karşılaşınca cümlesini tamamlayamamıştı.

Layla "Afedersiniz." Dedi ve hemen arkasını dönüp ilerledi. Babasının son zamanlardaki davranışları, öfkesi yüzünden artık halktan utanıyordu.

Az önce gördüğü bir çift güzel gözün arkasından bakakaldı. Bozulan sarı saçlarını düzeltti ve belkide bir daha göremeyeceği güzel kızın gidişini izledi...